Alanya Gevne Yaylası Aliefendi Yörükbeyi, Ziraat Mühendisi Erol Kaya, Elazığ ve Malatya’daki depremde hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dileyerek, 1992 yılında Erzincan’da yakalandığı depremi anlattı. Kaya, şunları söyledi: “13 Mart 1992 Erzurum’da öğrenci evindeyiz. Cuma akşam saat 19:15 suları iftar yemeğimizi yedik. Hafta sonu olması münasebetiyle çayımızı demledik oturuyoruz. Bir gürültü koptu, arkasından karşı konulamaz bir sarsıntı ve evdeki akvaryum patladı, balıklar yere serildi. Herkes dışarıda birinci kattan atlayanlar falan var. ‘Korkulan olmadı’ diye düşünürken televizyondan acı haber geldi. Erzincan tam da teravih vaktinde yakalanmış, hastane yerle bir olmuş ama irtibat kurulamıyor, sağlıklı haber alınamıyordu. Bir şeyler yapabiliriz düşüncesiyle yola koyulduk. Dolmuşlar otobüsler 3 misli fiyatla Erzincan’a yolcu alıyordu. Yollarda bile çatlaklar vardı. 6,6 şiddeti olduğu halde durum içler acısıydı. Pazar günü aslen Erzincanlı olan canım arkadaşım Akın yardım etme maksadıyla gitmiş, oruç oruç perişan olmuş, akşam Erzurum’a gelmiş iftar yapıyorduk. Lokmalar boğazımıza dizilmiş, moraller bozuk birbirimize bakıyorduk. “Erzincan’ın en zengini bile şu an böyle bir sofrada yemek yiyemiyor iken garibanlar ne yapıyor acaba” diye bir söz atmıştım. Sonra Akın cebindeki bütün parayla ekmek alıp götürmeyi düşünüyordu ama yetmezdi. Derken Pazartesi sabah fakülteye gidecek, anfilerden para toplayıp topladığımız parayla makarna götürecektik. O dönem asistan olan bazı arkadaşların engeli ile karşılaşsak da Hüsnü Yusuf Gökalp, Zeki Ertugay, Hakkı Emsen hocalarımızın da desteği ile öğleye kadar öğrencilerin ceplerindeki neredeyse son kuruşa kadar aldık ve 4,5 milyon TL para İle 1,5 ton makarna alabildik, hocalarımızın talimatı ile fakültenin fırınından 1500 civarında ekmek alıp Akın’ın girişimleriyle Tarım İl Müdürlüğü’ne ait bir kamyon ayarladık. Yükleme yapıldı, yola çıkıldı ancak kamyon 1 kişi alabiliyordu ve biz beş kişiydik. Cebimizde para da yoktu ama Cemal Gürsel Stadyumu’nun önünden otostop yaparak Erzincan’a ulaştık. Yıkık yerleri dolaştıktan sonra Valiliğe geçip yoldan gelen araç hakkında bilgi vermek üzere Valiliğe gittik. Merhum Vali Recep Yazıcıoğlu’nun mekanı cennet olsun, devlet adamlığı dersi verdi bize . Tam iftar olmuş ezan okunuyordu, çantamızda peynir ekmek türünden iftarlık vardı ama ekmeğimiz tazeydi ve Vali beye yediremedik. “Erzincan’ın en ucundaki kişi ne zaman taze ekmeği yerse ben de o zaman bu ekmeği yiyebilirim” dedi ve 2 ya da 3 günlük ekmek ile iftarını açtı. Bizi TRT haber programına ilk haber olarak canlı yayına çıkarttı ve henüz yardım gitmeyen Alevi köyleri olan Altınbaşak, Süleymanlı köylerine dağıtım yapmamızı istedi ve bunun üzerine polis eskortu nezaretinde gönderdi. Halka bizzat biz dağıtım yapıyorduk. Bir tane alan halk başkası da alsın diye ikinci torbayı almıyordu. Ancak Erzincan merkezde durum daha farklı idi ve yağmalar oluyordu. Daha sonra öğrendik ki PKK bu konuda yine yapacağını yapıyor, kan emiciliğini gösteriyordu. Dağıtım bitmiş gece saat 01.00 olmuştu yine bir hayırsevere otostop yaparak Erzurum’a yola çıktık. Haberlerde bizi izleyen halk ağlayarak sarılıyor, dolmuşta yer veriyordu ve bu gurur bize her defasında insan olmamızı hatırlatıyordu . 28 yıl sonra Elazığ ve Malatya’da yaşanan bu elim olayın ne derece derin izler bıraktığını çok iyi anlıyorum. Zira masada otururken birisi ayağını sallasa bir panik kaplar içimi. Rabbim bu soğuk kış gününde açıkta kalanlara yardım etsin. İvedilikle bütün imkanlarını seferber eden devletimize zeval vermesin, duyarlı hayırseverlerimizden razı olsun, yaralılara şifa versin, şehit olanların mekanını cennet eylesin. Amin.”
ASAYİŞ
17 Kasım 2024ASAYİŞ
17 Kasım 2024MANŞET
17 Kasım 2024ASAYİŞ
17 Kasım 2024EKONOMİ
17 Kasım 2024ASAYİŞ
17 Kasım 2024ASAYİŞ
17 Kasım 2024