Geçen hafta Alanya’nın sembol isimlerinden olan babası avukat Raif Karagöz’ü kaybeden CHP Antalya İl Yönetim Kurulu Üyesi, www.buyukalanya.com yazarı avukat Mehmet Can Karagöz, babasının ardından oldukça duygusal bir yazı kaleme aldı.
İşte, Karagöz’ün babasının ardından ilk yazısı…
***
Her insanın hayatında belirli dönüm noktaları, köşe taşları sayılabilecek anlar ve anılar bulunur.
Bu anıların keyif veya üzüntü verici olup olmadığını seçmek ise ne yazık ki elimizde değildir.
Bir sevgililer gününe, 14 Şubat’a denk gelen bir günde babamızı kaybettik. Onun ardından belki bu satırlara sığmayacak kadar söylenebilecek çok şey vardır ancak bu yazıda ben yalnızca içimdekilerden, aklımda kalanlardan bahsetmek isterim.
Müsaadenizle başlayalım.
*
Babanızla aranızda 50 yaş olduğu zaman düşünmek zorunda olduğunuz ancak bunu başka kimseyle paylaşamayacağınız bir konu vardır.
Aklınızdan o soru hiçbir zaman gitmez: Acaba birlikte kaç yıl yaşayacağız?
Hakikaten de babamla aramda tam olarak 50 yaş, yani yarım asır vardı. Hal böyle olunca, kendinizi bilmeye başladığınız zamanlarda babanız 60 yaşına varmak üzeredir.
O zaman yukarıda sorduğumuz sorunun ilk uyarıları size kendini hissettirmeye başlar: Öyle kolayca babanızın sırtına binemez, güreşemezsiniz.
Çünkü belli zamanlarda babanız artık yorulmuş, bazen de bir yerleri ağrımış haldedir. Ama yine de o size bunu hissettirmez, bunu ancak büyüdüğünüzde anlayabilirsiniz.
Eğitiminizi tamamlayıp, az buçuk kendi ayaklarınız üzerinde durmaya başladığınızda ise bu soruyu daha ciddi sormaya başlarsınız.
Hele ki babanız benim gibi son 20 yıl içerisinde damardan kalbe ve karaciğere kadar ciddi rahatsızlıklar geçirdiyse, artık en ufak rahatsızlıkta dahi diken üstünde durursunuz.
Yeni yılı birlikte kutlarken, yaylaya gidip temiz havayı içinize çekerken, “Acaba diğer sene de aynı şeyleri yapabilecek miyiz?” diye düşünürsünüz.
Bunu bırakın söylemeyi, sezdiremezsiniz, çünkü başkaları sizin düşünceniz nedeniyle üzülmemelidir.
*
Diğer yandan, arada 50 yaş olunca her şey bir kademe daha ciddidir. Babanız artık iki çocuk büyütmüştür, sizi büyütme konusunda kıdemli olduğu kadar, yaşça da daha ağır bir imaj sergilemektedir.
Agu ve ce–ee faslı geçtikten sonra, artık sadece bir çocuk değil, etrafınızdaki yetişkinlere de uyum sağlamaya çalışan bir kişisinizdir.
Baba-evlat arasındaki yazılı olmayan ama hissedilen kuralları iyi bilirsiniz. Siz bir şeyi başardığınızda baba bunu mutlulukla başkalarına anlatır, gözlerinin ışıltısını görürsünüz.
O ışıltıyı bir kez daha görmek için yine bir şeyler başarmak istersiniz. Çünkü bir evlat olarak babanıza herkesin içinde “babacım” veya “seni seviyorum” gibi şeyler diyemezsiniz.
Bir kere atayı sevmek doğuştan beri öyledir ve sanki sevmeyi yeni öğrenmişçesine 20–30 sene sonra toplum içerisinde bunu tekrarlamanız hiç de şık değildir.
Sevginizi illa ki göstermek istiyorsanız, bayramları iyi değerlendirir, elini daha içten öpersiniz ki o da size öyle karşılık verir. Onun dışında baba sevgisini göstermenin tek yolu, iyi bir evlat olmak ve onun gösterdiği değerleri anlayabilmektir.
*
Evet, geçen haftaya kadar babamla aramda tam olarak 50 yıl vardı. O, bana devrettiği bütün sorumluluklar ile birlikte artık durmaya karar verdi. Bundan sonraki her bir gün aramızdaki mesafeyi daha da kısaltacağım.
Ve şu andan itibaren en büyük isteğim, her evladın isteği olduğu gibi, bir gün tüm mesafeyi kapatarak babama yetişmek olacak.
Yanımda ailemle, onun bıraktığı yeri görüp, daha da ileri gittikten sonra, sırayı evlatlarıma verebilmek, belki de 30’ların başlarında olan ben için erken ama bir o kadar da önemli bir hedef olacak.
Geçen hafta bu yola çıktım. Ufukta henüz bir şey görünmüyor. Gittikçe karşıma neler çıkacağından da emin değilim. Ama iyi biliyorum ki, babam bu yolda doğru yürüyebilmek için yapmam gerekenleri bana mutlaka bırakmıştır. Eğer o ilerleyebilmişse, bana yürümekten başka bir şans kalmıyor.
Ve bence, inandığın yolda yürümek de tam olarak böyle bir şey.
Düşünüyorum da babamın en sevdiğim yönü, bana hiç öğüt vermemesiydi.
Ben ne öğrendiysem, onun söylediklerinden değil, yaşadıklarından ve uyguladıklarından öğrendim ki onun yaşama biçimi, sözlerinden çok daha etkiliydi.
İnanıyorum, seviyorum, ve baba, bayrağı senden almak için geliyorum.
Buluştuğumuzda daha güçlü, daha mutlu ve bir o kadar da özlemiş olacağım…
ASAYİŞ
22 Kasım 2024ASAYİŞ
22 Kasım 2024MANŞET
22 Kasım 2024ASAYİŞ
22 Kasım 2024EKONOMİ
22 Kasım 2024ASAYİŞ
22 Kasım 2024ASAYİŞ
22 Kasım 2024