Saadet Partisi Alanya İlçe Teşkilatı Kadın Kolları Başkanı Rukiye Gülşen, 2020 yılının küresel bir salgının yanında, yaşadığımız doğal afetler, ekonomik kriz gibi etkenler nedeniyle zor bir yıl olduğunu söyledi. 2020 yılında umutların karamsarlığa, beklentilerin hayal kırıklığına dönüştüğünü ifade eden Rukiye Gülşen, gelecek adına umutlarını koruduklarını kaydetti.
Gülşen, açıklamasını şu sözlerle sürdürdü: “Çünkü bizim ahlakımızda ümitsizliğin yeri yoktur. Duamız o ki; 2021 yılında duymaya alıştığımız kadın cinayeti haberlerini duymayalım artık. Ülkemizde işlenen cinayetler, özellikle de kadına yönelik cinayetler yüreğimizi yakıyor, acı veriyor. Bu cinayetlerin ne sebeple işlenmiş olmasından çok bir hayata son verilmiş olması toplum olarak can yakıyor. En son geçtiğimiz günlerde akademisyen Aylin Sözer’in vahşice katledilmesi bizleri derinden üzmüştür. Binlerce kadının eşi veya bir erkek tarafında öldürülmesi, zulme uğraması vicdanı olan herkesin yüreğini sızlatmaktadır.
2011 yılında 121 olan kadın cinayetleri 2020 yılına gelindiğinde 1000’li rakamlara ulaşmıştır. Kadın cinayetlerini önlemek amacıyla çıkartılan yasalar tersine katbekat artmasına neden olmuştur. Toplumdaki hak kavramı yerine konulmalı. Üniversitelerde, okullarda hatta televizyonlarda sık sık şu cümleyi duyuyoruz: ‘Hakkımızı aramalıyız.’ Bu toplumda ilk önce hak aranması değil, hak yememenin öğretilmesi gerekiyor.
Yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkede yaşıyoruz. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; İslam beş şeyi korumak üzere gönderilmiştir. İnsanın canını, malını, aklını, namusunu, neslini, bunun korunduğu kadar İslam yaşanıyordur, o toplumda. Her ne olursa olsun canlı olarak yaratılan her şeyin yaşama hakkının tanınması gerekiyor. Bunun eğitiminin verilmesi gerekiyor.
Ne zamanki haklının güçlü olduğunu kabul edersek, Hakk’ın güçlü olduğunu da kabul etmiş oluruz ve bu temel üzerine de yetiştirildiği, ahlak ve maneviyat bilinci kuşanıldığı zaman insanlar kendi sınırlarını bilir, öldürmenin, gaspın hırsızlığın diğer hak ihlallerinin olmadığı bir sisteme kavuşmuş oluruz. Toplumumuzda adalet kavramı maalesef kayboldu, adaletsizliğe karşı adeta tepkisiz hale geldik. Oysa adalet bizim için olmazsa olmaz bir olgudur.
Adaletin olmadığı bir ülkede huzur ve güven den söz edilemez. Hak anlayışını doğru bir şekilde kavrayıp nasıl kendi yaşama hakkını Koruma gibi bir derdimiz varsa çevremizdeki insanların da hakkını hukukunu korumak insan olmanın gereğidir .Ancak hak ve adaletin gözetildiği bir toplumda refah ve huzurdan söz etmek mümkün olabilir. En önemlisi önce ahlak ve maneviyat kapsamında manevi tahribatı durduracak yerli, dini ve kültürel uygulamalara geçilmelidir.”
ASAYİŞ
18 Kasım 2024ASAYİŞ
18 Kasım 2024MANŞET
18 Kasım 2024ASAYİŞ
18 Kasım 2024EKONOMİ
18 Kasım 2024ASAYİŞ
18 Kasım 2024ASAYİŞ
18 Kasım 2024