27 Haziran 2021 Pazar günü gerçekleştirilen YKS’nin ikinci gününde Alanya’da 28 Şubat dönemlerini akıllara getiren bir olay yaşandığını belirten Doğmuş, başörtülü bir öğrenciye psikolojik taciz ve ayrımcılık yapıldığını söyledi. Doğmuş, “Öğrencinin dini değerleri aşağılandı. Sınava girecek bir öğrencinin psikolojisini yerle bir eden, aşağılayan, kin ve düşmanlık saçan eğitimcilerin bu tutumlarını şiddetle kınıyoruz.
Anayasanın 42. maddesinde ‘Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz’ deniliyor. Ayrıca Anayasa’mızın 24. ve 25. maddeleri ne göre, herkes vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. Dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacağı gibi dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamayıp suçlanamayacağı hüküm altına alınmıştır. Başörtüsü Allah’ın emridir. İnanç hususunda hassasiyeti olan kadınların, inancın gereğini, emrini yerine getirme bakımından başörtüsü takmalarına mani hiçbir engel bulunmuyor. İnsanları giyim-kuşamına, görünüşüne, inancına göre yaftalamak ve ona göre farklı muamelede bulunmak Orta Çağ Avrupası’nın alameti ve uygulaması. Alanya İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından din ve vicdan özgürlüğünü zedeleyen, aşağılayan, ayrımcılık kokan, pedagojik açıdan asla kabul edilemeyecek yaklaşımlar içeren iddialara yönelik başlatılan inceleme, soruşturma açılmasını memnuniyetle karşılıyoruz. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nden iddiaların Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin D ve E bentlerinde yer alan soruşturma ve incelemenin, “Görevin yerine getirilmesinde dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep ayrımı yapmak, kişilerin yarar veya zararını hedef tutan davranışlarda bulunmak” ve kamu hizmetlerinin yürütülmesini engelleme” maddeleri kapsamında yürütülmesini ve ivedi olarak sonuçlandırılmasını talep ediyoruz.
Oysa ki basın duyurularında yer alan, ‘Bu sıcakta başörtüsünü niye takıyorsun? Çıkarsana, senin gibi tipler imam hatipte olur’ gibi ifadeler ise en azından Türk Ceza Kanunu’nun 216/3. maddesinde hüküm altına alınan kamu barışını bozacak şekilde ‘halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama’ suçuna konu eylemi oluşturuyor. Doktrinde ‘aşağılamak’ değer vermemek, önemsiz, anlamsız, gereksiz ve yararsızlığını belirterek kişilerdeki saygı ve güven duygularını sarsmak olarak tanımlanmış olup alenen işlenen bu suçun aynı zamanda tehlike suçu olduğunun altını çizmek isteriz. Uluslararası sözleşmelerle, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile teminat altına alınmış din ve vicdan özgürlüğüne yapılan bu haksız müdahale kabul edilemez ve İslam dinine mensup olanlara karşı büyük bir saygısızlık. Cumhuriyet savcılarını, ayrımcılık, halkı kin ve düşmanlığa tahrik, dini değerleri aşağılama suçları kapsamında gereğini yapmaya davet ediyoruz. Konunun takipçisi olacağımızın bilinmesini kamuoyunun bilgisine saygıyla sunarız” dedi.
ASAYİŞ
19 Kasım 2024ASAYİŞ
19 Kasım 2024MANŞET
19 Kasım 2024ASAYİŞ
19 Kasım 2024EKONOMİ
19 Kasım 2024ASAYİŞ
19 Kasım 2024ASAYİŞ
19 Kasım 2024