Alanya’da kepçe operatörü olarak çalışan Mesut Öztürk’ün iki çocuk annesi olan eşi Aslıhan Öztürk’ü nasıl öldürdüğünü soğukkanlılıkla anlattığı ifadesi ortaya çıktı. Sanık kocanın dosyada da yer alan ifadesi ise polisleri bile dehşete düşürdü.

Alanya’da, 4 ay önce 2 kızının annesi 36 yaşındaki eşi Aslıhan Öztürk’ü boğarak öldüren kepçe operatörü Mesut Öztürk hakkında, müebbet hapis cezası istemiyle dava açıldı. Sanık kocanın dosyada da yer alan ifadesi ise polisleri bile dehşete düşürdü. Eşinin kendisini, şikayet edeceğini söylemesi üzerine boğazını sıkmaya başladığını anlatan Öztürk, “Bir insanın ölüm aşamasında idrarını kaçıracağını bildiğim için, nevresime bulaşmasın diye, yataktan halıya indirip sıkmaya devam ettim. Cesedini, eşimin aracıyla ormana götürdüm. Geri dönüp kepçeyi alarak, çukur kazıp gömdüm. Çantasını ve cüzdanını da çöpe atıp, karakola giderek kayıp başvurusunda bulundum” dedi. Alanya’da kepçe operatörü olarak çalışan Mesut Öztürk’ün iki çocuk annesi olan eşi Aslıhan Öztürk’ü nasıl öldürdüğünü soğukkanlılıkla anlattığı ifadesi ortaya çıktı. Eşe karşı kasten adam öldürme müebbet istendi.

İŞTE ASLI ÖZTÜRK CİNAYETİNİN KORKUNÇ DETAYLARI

Eşini öldüren Mesut Öztürk’ün ifadesinde şunları söylemiş: “20 Mayıs 2021 günü saat 01.00 civarında yatak odasına uyumak için gittim. Aslıhan tekrar yatak odasına yanıma geldi. Aslıhan bana, ‘Seni ve aileni jandarmaya şikayet edeceğim. Diğer akrabalarına da senin karılara asıldığını söylerim. Hepsi bana inanır’ dedi. Bu lafın üzerine eşim Aslıhan’ın boğazını iki elimle de kendimi kaybederek 1-2 dakika sıkmaya başladım. Bu sırada kısık bir sesle eşim ‘İmdat’ diyordu. Ben bir insanın ölüm aşamasında idrarını kaçıracağını bildiğim, idrarın nevresime ve yatağı bulaşmaması için yatak odasındaki halıya indirdim. Halı beyaz renkli idi. İdrarını halıya kaçırır, halıyı da dışarı atıp kurtulurum diye düşündüm. Daha sonra halının üzerinde boğazını sıkmaya devam ettim. Yaklaşık 1-1,5 dakika boğazını sıkmaya devam ettiğimde ara ara sıkmayı kestim. Sesi gittikçe kesilmeye başladı. Ben de artık bunun dönüşünün olmadığını düşünerek son nefesine kadar boğarak öldürmeye karar verdim ve öldürdüm. Ölüm olayından sonra eşimin iki bacağından tutup sürükleyerek evimin dış kapısının oraya kadar götürdüm. Tekrar yatak odasına çıkıp beyaz halıyı topladım. Eşimin yanına bıraktım. Bu esnada saat 04.30 sıralarıydı. Bunun üzerine evimin üst katında bulunan yatak odasına çıktım. Eşime ait mavi üzerine beyaz çiçek desenli elbiseyi ayrı bir poşete koyup, eşime ait küçük sırt çantasının içine cüzdanını koydum. Sırt çantasını da elbiseyi koyduğum poşetin içine koydum. Bunu eşimin muayyen zamanlarda sabah yürüyüşü yaptığını, ben ve komşularım bildiği için kayıp ilanı verdikten sonra yürüyüş yaptığı imajını yaratmak için yaptım. Daha sonra poşeti eşimi ve halıyı alarak asansöre bindirdim. Asansör ile de aşağı inerek poşeti, eşimi ve halıyı binanın zemin katına dış kapının önüne bıraktım. Eşime ait 07 AAN … plakalı aracı da binanın ön kapısına, arabanın arka bagajı gelecek şekilde yanaştırdım. Arka bagajı açarak eşimi kucaklayarak arka bagaja bindirdim. Eşimin üzerinde mavi ya da siyah olduğunu hatırladığım pijama, üst kısmımdaki kırmızı olarak anımsadığım kısa kollu tişört vardı. Sonra da eşime ait olan mavi elbise, cüzdan ve sırt çantasının olduğu poşeti arabanın bagajına koydum. Halıyı o esnada koymadım. Eşimi bagajına koyduğum araba ile Türkler Mahallesi, Yanıklar Mevkii’ne gittim. Eşimi ıssız ormanlık alana bir ağaç dibine bıraktım. Poşet arabada duruyordu. Geri dönüş yaptığım esnada Türkler Mahallesi’nde yeni hal inşaatının karşısında bulunan çöp bidonuna atmak için poşetin içerisinde bulunan eşime ait cüzdan ve sırt çantasını aldım. Eşime ait mavi renkli elbiseyi ve poşeti çöp bidonuna attım. Yaklaşık 300 metre ilerledikten sonra eşimin cüzdanında bulunan kimlik ve ehliyet olarak cüzdanı ve sırt çantasını başka bir çöp bidonuna attım. Yine ilerledikten sonra Konaklı Mahallesi, Ketir Mevkii’nde eşime ait ehliyet ve cüzdanını ayrı ayrı çöp bidonlarına attım. Gün ağarmaya yakın evime giderek beyaz halıyı da alıp aracın bagajına koydum ve Konaklı Mahallesi, Ketir Mevkii’nde bulunan beton fabrikasının yanındaki dikenlerin üzerine attım. Bunun üzerine saat 06.00 sıralarında evime geldim. Yaklaşık 1 saat kadar uyudum. Uyandıktan sonra iki çocuğumu uyandırıp çalıştığım kuruma ait kepçe ile Payallar Mahallesi’nde bulunan babam Abdullah Öztürk’e eşimin yürüyüşe gittiğini söyleyerek bıraktım. Daha sonra kepçe ile eşimi arazide bıraktığım yere gittim. Kepçe ile yaklaşık yarım metre çukur açtım. Daha sonra kepçeden inerek eşimin ayaklarından sürüklemek suretiyle çukurun içine yatırdım ve üstünü kepçe ile toprak atmak suretiyle kapattım. Sonra kepçe ile o bölgeden ayrılıp Türkler Mahallesi’nde petrol istasyonundan yakıt ikmali yaparak evime gittim. Evden eşime ait 07 AAN … plakalı araba ile Konaklı Jandarma Karakolu’na gelerek eşim için kayıp müracaatında bulundum. Çocuklarıma olan sevgimden dolayı ve onlara biraz daha fazla vakit geçirmek için eşimi öldürdüğümü kimseye söyleyemedim. Eşimi öldürdüğüm için pişmanım. Tekrardan karakola gelip teslim olacaktım.”