Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dün akşam başlattığı “Biz Bize Yeteriz Türkiyem” kampanyası ülkede büyük ses getirdi.
Cumhur İttifakı’nı oluşturan Ak Parti ve MHP’nin Alanya’daki temsilcileri, dün akşamdan itibaren kampanyaya destek vermek için adeta sıraya girdi, pek çoğu da yaptıkları yardımın miktarını, banka dekontunu sosyal medya hesaplarında paylaştı.
Kimi 100 lira, kimi 1.000 lira, kimi daha fazlasını kampanyaya destek olmak için gönderdiğini bildirdi.
Bunlar toplumsal kaynaşma, dayanışma, birlik beraberlik için önemli şeyler.
Yardıma ihtiyacı olan kendi ülkesinin vatandaşını düşünüp de para gönderenden Allah razı olsun.
Elbette 83 milyonluk toplum sadece Ak Parti ve MHP’lilerden ibaret değil.
CHP’lisinden İyi Partilisine, parti tutmayanından siyasete soğumuş olan çok sayıda vatandaş da bu durumu yine sosyal medya hesabında eleştirdi.
“Avrupa’da Devlet, korona virüsü yüzünden mağdur olan kendi halkının hesabına para yatırıyor, bizde ise Devlet, halkından para istiyor” diye eleştirenlerin yanı sıra, zengin kesime hınç dolu bir üslupla saldıranlar da oldu.
Misal…
Alanya’dan bir vatandaşımız, “400 bin liralık arabaya biniyor, 1 milyonluk evinin balkonunda 300 liralık viskiyi açıp, 20 liralık sigarasını yakıyor, 15 bin liralık telefonuyla korona yazıp 8119’a bir mesaj atıp 10 Lira bağışlamadan Devlete sövmeye devam ediyor. Batsın sizin bu kininiz, nefretiniz, ideolojiniz. Biz bize yeteriz, sizden bir şey istemiyoruz ki, siz neden üzerinize aldınız” diye yazmış.
Dayanamadım, bu mesajın altına şöyle yazdım.
“Tuzu kuru olup da hükümete bu şekilde yazanlara söylediklerinize eyvAllah. Ama bu sene oteller açılmadı. Korona endişesi yüzünden yüzlerce restoran, pastane, lokanta açılmadı. Oteller kapalı olduğu için tarım sektörü de krizde. Bütün umudunu 52 yan sektörü besleyen turizm sektörüne bağlayan ama bir anda işsiz kalan, iş bulmuşken işini kaybeden, cebinde parası olmayan, evine, çoruna çocuğuna ekmek götürme derdi olan vatandaşlarımız için de bir mesajınız var mı?”
Akşama kadar bekledim, cevap gelmedi.
***
Bakın beyler, hanımefendiler, abilerim, ablalarım, kardeşlerim.
Mesele, iktidarı eleştiren üç beş tuzu kuru değildir.
Mesele, bugün çalışmayı bıraksa zaten banka hesabında kendisini ölene kadar geçindirecek parası olanlar da değildir.
Mesele, Alanya özelinde, bütün umudunu turizm sektörüne bağlayan binlerce insan, umudunu turiste bağlamışken bir anda boşluğa düşen, dükkan kirası, Bağ-Kur’u, sigortası, elektrik su faturası biriken bizim insanımızın bu ayazı nasıl geçireceğidir.
Elimizi yıkayalım…
Sosyal mesafemizi koruyalım…
Bakkala ekmek almaya giderken maskemizi eldivenimizi takalım…
Bunlar televizyonda dönen güzel kamu spotları.
Peki bakkala markete, pazara manava gittiğinde vatandaş ödemeyi nasıl yapacak?
Buna verilecek bir yanıt oldu ve ben kaçırdıysam özür dilerim.
Yok, aradan geçen bunca zamana rağmen bu konuda henüz bir B planı geliştirilmediyse vah bizim halimize!
Çarşı pazar yanıyor.
İşsiz kalan, işini kaybeden, tam işe girecekken işyerinden “Üç beş ay gelme, önümüz karanlık” diye telefon alan vatandaşımız ne yapacak?
Herkes birbirinden borç ister hale geldi.
Esnaf 25 bin TL’lik krediyi almak için bankaya gidiyor, karşısına 40 hendek çıkarılıyor.
Sosyal medya hesabında “Sokağa çıkma diyorsunuz da, sokağa çıkmazsam eve akşam ekmeği kim götürecek?” diye soran TIR şoförünü gözaltına aldırıp sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakmak mıdır çözüm?
Yardım kampanyası başlatan büyükşehir belediyelerinin hesaplarına bloke konularak mı aşılacak bu kriz?
Bir gazeteci olarak, “Acaba bunları yazarsam TIR şoförünün akıbetine uğrar mıyım?” endişesi ile basıyorsam klavyenin tuşlarına, zaten durumumuz ortadadır.
Özetle…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başlattığı kampanya güzel…
Milli birlik beraberlik için, Anadolu’nun vazgeçilmez kültürü imecenin halen devam ettiğini göstermesi açısından harikulade bir kampanya.
Da…
Daha düne kadar IMF’ye borç verdiğimiz için övünürken…
Bilmem kaç milyon Suriyeliye bilmem kaç milyar dolar para harcadığımızı konuşurken…
Avrupa’nın kıskandığı bir ülke olarak biz niye vatandaştan 10 lira bağış isteyen bir ülke haline geldik…
Bunları da mantık çerçevesinde yanıtlarsanız…
Yemin ediyorum bu satırları üzerine alınan herkesten tek tek özür dileyeceğim.
ASAYİŞ
17 Kasım 2024ASAYİŞ
17 Kasım 2024MANŞET
17 Kasım 2024ASAYİŞ
17 Kasım 2024EKONOMİ
17 Kasım 2024ASAYİŞ
17 Kasım 2024ASAYİŞ
17 Kasım 2024