DOLAR 34,4792 0.04%
EURO 36,2727 -0.24%
ALTIN 2.954,300,67
BITCOIN 33508723.70756%
Antalya
17°

HAFİF YAĞMUR

SABAHA KALAN SÜRE

Mehmet Can Karagöz

Mehmet Can Karagöz

18 Eylül 2020 Cuma

    SOSYAL MEDYA YASASI SANSÜR MÜ?

    SOSYAL MEDYA YASASI SANSÜR MÜ?
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Son dönemde gündemde olan ve TBMM’de yasalaşan sosyal medya düzenlemesi, haliyle epey tartışıldı.
    Doğal olarak, sansür endişelerinden yeni bir internet düzenine kadar içeriği doğru olan veya olmayan birçok şey konuşuldu.
    Bu nedenle ortada bulunan bilgi kirliliği üzerine sosyal medya düzenlemesinin ana hatlarıyla ne olduğunu konuşma ihtiyacımız ortaya çıktı.
    Hadi başlayalım.

    *

    Her şeyden önce ifade etmemiz gerekir ki, bütünüyle yeni bir yasa kabul edilmedi.
    Zaten elimizde bir yasa var. 5651 sayılı yasa “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi” konusunda birçok hüküm içeriyor.
    Sosyal medya yasası olarak konuşulan bu yasa ise, işte bu var olan yasaya önemli bir madde ekliyor. Buna göre Türkiye’de günlük erişimi 1 milyondan fazla olan her sosyal ağ sağlayıcısının, resmi prosedürleri yerine getirmek amacıyla Türkiye’de bulunan bir temsilci belirleme zorunluluğu getiriliyor. Bu zorunluluğa uymamaları halinde önce 40 milyon liraya varan para cezası, ardından da bant genişliğinde daralma getirilmesi, yani internet sitesine erişimin neredeyse imkansız hale getirilmesi öngörülüyor.
    Peki bu düzenleme sansür müdür, ne kadar olumludur?

    *

    Bu soruya yanıt vermeden önce değinmemiz gereken bir konu daha var.
    Sanal ortamdan bahsedildiği zaman günümüzde genel olarak kabul edilen ve sağlanması gereken 2 kriterimiz var.
    Birincisi, vergilendirmenin sağlanmasıdır. Yani sosyal medya firması ister yurt içi ister yurt dışı kaynaklı olsun, Türkiye’de kazanılan paranın Türkiye’de vergilendirilmesi bizim için önemlidir. Aksi halde Türk vatandaşlarının ödediği ücretlerin Türkiye yerine başka bir ülkede vergilendirilmesi ve sosyal medya firmalarının Türkiye’de vergi vermemesi sonucu piyasanın olumsuz etkilenmesi sonucu ortaya çıkar ki, bu da istemediğimiz bir durumdur.
    Birinci duruma ilişkin olarak zaten gerekli düzenlemeler yapılmıştır. Örneğin facebookta reklam veren yani sponsorlu gönderi paylaşan arkadaşlarımız iyi bilmektedir ki, önceden yalnızca reklam ücreti öderken, artık ücretin KDV’sini de ayrıca ödemektedirler. Yeni gelen sosyal medya düzenlemesinde de vergilendirmeye ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır.
    İkinci kriterimiz ise sosyal medya sitelerinin bir temsilci bulundurmasıdır. Bu durum gerçekten zannettiğimizden daha önemlidir. Bunu bir örnekle açıklamak daha uygun olur.
    Örneğin, bir işletmeniz var diyelim. Sizinle hiç ilgisi olmayan bir kişi, işletmenizi sanki kendi işletiyormuş gibi bir internet sitesi kurup, sizin işletme bilgilerinize içinde yer verirse, müşterilerini kandırıp itibarınızı olumsuz yönde etkilerse ne yapabilirsiniz? Bu halde ilgili site hakkında gerekli yasal yollara başvurup siteye veya sitenin sizin bilgilerinizi haksızca paylaşan bölümüne erişimi engelleyebilirsiniz.
    Peki aynı kötüniyetli kişi, internet sitesi kurmak yerine örneğin facebook sayfası açıp, sizin bilgilerinizi paylaşıp müşterilerinizi elinizden alsa ne yapabilirsiniz?
    İşte bu kez site erişiminin engellenmesi teknik olarak mümkün olmuyor. Çünkü sadece tek bir sayfaya erişimin engellenmesi amacıyla bütün facebook’un kapatılması sizin de hak vereceğiniz üzere mantıklı ve akılcı değil.
    Bugüne kadar, yapılabilecek tek durum, ilgili sahte hesabın facebook veya ilgili sosyal medya sitenin kendi kurallarına göre şikayet mekanizmasını işletmek ve site yöneticilerinin şikayetinizi fark edip değerlendireceğini ummaktı.
    İşte aktif sosyal medya sitelerinin Türkiye’de temsilci bulundurması size yeni bir imkan daha sağlayacak. Bu kez yasal yollarla yaptığınız başvuru, doğrudan temsilciye gönderilebilecek ve hakkınız daha etkin şekilde aranabilecek.

    *

    Bu yönüyle düzenleme olumlu görünüyor.
    Hatta düzenleme incelendiğinde, yapılan her başvurunun olumlu sonuçlanma, yani içeriğin kaldırılması gibi bir zorunluluk olmadığı da görülüyor. Yapılan her başvuruya, sosyal medya sitesi olumlu yanıt verebileceği gibi, gerekçesini göstermek koşuluyla olumsuz bir yanıt da verebilir.
    Yani doğru kullanılırsa, bu düzenlemeyle sahte ve dolandırıcı hesaplar, çocuk pornosu ve müstehcenlik, nefret söylemi gibi birçok konuda gelişmeler sağlanabilir.
    Buna karşılık siyasi söylem ve ifade özgürlüğü kapsamında da uygulamanın dikkatli davranması gerekmektedir.

    *

    Bana göre düzenlemenin endişe uyandırabilecek tek yönü, mevcut iktidarın sanal alandaki özgürlükler konusunda sabıkasının bulunması ve ilerleyen zamanlarda bu düzenlemenin üzerine farklı bir yapı inşa etmek istemeleri durumunda ortaya çıkabilecektir.
    Düzenleme, bu haliyle herhangi bir sansür içermemekte, bizim gibi kullanıcıların kullanma alışkanlığını veya haklarını da kısıtlayacak bir duruma neden olmamaktadır.
    Dikkat edilmesi gerekir ki, bugüne kadar açılan 17.000’in üzerindeki Cumhurbaşkanına Hakaret davalarında sosyal medya içerikleri, bu düzenlemeler olmadan önce toplanmıştı. Yani elimizdeki sorunun kaynağını, sosyal medya sitelerinin Türkiye’de temsilci bulundurup bulundurmaması zorunluluğuyla karıştırmamamız gerekmektedir.
    Özetle, sosyal medyanın Türkiye’de temsilci bulundurmasını destekleyelim, ancak çağdaş anlayışta sanal alanda yasal ve baskı oluşturarak bir fayda edilebileceğini zanneden her türlü anlayışa bütünüyle karşı çıkalım.

    Hepinize saygılar sunuyorum.