Alanya Belediye Meclisi’nin İyi Partili üyesi Hacı Mevlüt Zavlak, Türkiye’nin son yıllarda pek çok ürününü yurtdışından ithal ettiğini, korona krizinden sonra artık yerli üretime geçilmesi gerektiğinin bir kez daha ortaya çıktığını söyledi.

Zavlak, açıklamasında şu ifadeleri kullandı…

Sevgili dostlar. Maalesef ülkemiz nohuttan mısıra, cevizden ekmeklik buğdaya kadar birçok temel besin maddesini, hatta kasaplık sığırı ve onun yemi samanı bile dışarıdan alır duruma getirildi. Yaşamakta olduğumuz süreç ne zaman bitecek, ne zaman normal günlere döneceğiz, bunu şu an kimse söyleyemez. Hele ki sokağa çıkma yasağının ilan edildiği Cuma akşamı gibi hatalar tekrarlanır da bir aydır evde kalarak sağladığımız ilerleme boşa giderse süreç dahada uzayacaktır.

Bu sürecin dünya genelinde daha da uzaması temel gıda maddelerinde dışa bağımlı olmamızdan ötürü bizi zor durumda bırakabilir.

Dünyada bunun tedbir niteliğinde yansımaları başladı bile. Dünyanın önemli pirinç üreticilerinden Vietnam pirinç satışını durdurdu. Yine önde gelen buğday üreticilerinden Kazakistan dışarıya buğday satışını durdururken, bir diğeri Rusya da durdurmaya hazırlanıyor. Bütün bu gelişmeler yaşanırken, örneğin Fransa tarımı öncelikli stratejik sektör ilan edip desteğini arttırdı.

Bence Fransa’nın yaptığını biz de yapmalıyız, hem yurt genelinde hem de Alanya ölçeğinde. Yerel seçimde Millet İttifakı olarak bizlerin vaatleri arasında yer alan çiftçilerimizin tohum, gübre ve damızlık hayvan sağlanarak desteklenmesi söylemimizin icraata şimdi geçirilmesi lazım. Zira her şeyden önce ülkemizin temel besin maddeleri konusunda dışa bağımlılığının sonlandırılması milli bir mesele olarak algılanıp çözülmeli.

Sığırı ve samanı dışarıdan alıyor olmamız ise tam bir felaket. Her yöreye ve iklime uygun hayvan cinslerimiz mevcutken üretmeyip dışarıdan almak nedir. Çok değil, bundan 30 yıl önce benim doğup büyüdüğüm Dimçayı bölgesinde bir metrekare bile alan boş bırakılmaz, en sarp yamaçlara bile bezelye, bakla ya da buğday ekilirdi. Yaşadığımız bu süreçte Alanya Belediyesi’nin bu konuya dair planlar yapması hem şehrimizin yarın bir gün ‘ne yiyeceğiz’ kaygısına cevap olacaktır, hem de günden güne eriyen tarım ve hayvancılığımızın yeniden canlandırılması için yerelde atılan bir adım.

Tabi ki ilk akla gelen kaynağın nereden sağlanacağı konusudur.Biliyorsunuz her yıl Alanya’mız da turizm sezonu başlamadan ciddi paralar harcayarak bir Turizm Festivali düzenliyoruz. Bu festival için ayrılan kaynak bu işe kaydırılabilir. Festivalin sürekliliği var, ille de yapılmalı deniliyorsa her zaman olduğundan daha düşük bütçeli bir organizasyonla bu yıl atlatılabilir. Örneğin Bülent Ersoy’u değil de şehrimizin yerel sanatçılarını dinleriz bu yıl.

Tarım ve hayvancılığın Alanya ekonomisinde üvey evlat olmaması gerektiğini bu kriz bize çok net gösterdi. Elbette temennimiz güzel bir sezon ama bu yıl turizmden şehrin çok para kazanacağını düşünmek şimdilik akılcı gözükmüyor. Bu sebeple tarım gibi ikinci bir sektör şansımız ve bu konuda tarihsel tecrübelerimiz de varken bu şansı değerlendirmeliyiz. Belediyemizin destek olması durumunda üretilecek hiçbir ürün pazarsız kalmaz.

Bu krizden çok kısa sürede kurtulsak bile belediye üretilen ürünleri satın alıp ihtiyacı olanlara ücretsiz dağıtabilir, bir kısmını da kendi aş evinde değerlendirir. Ayrıca şehrimizde ekonomi düşündüğümüzden de kötü olabilir, zira bugün itibariyle sadece Alanya Belediyesi’ne erzak yardımı için başvuranların sayısı 3000’i geçti. Yani bu şehirde desteklenmesi gereken çok aile var. Buradan bir kez daha belediyemizin bu konuda yapacağı çalışmalara İyi Parti grubu olarak sonuna kadar destek olmaya da hazır olduğumuzu söylemek istiyorum. Allah’a emanet olunuz, sağlıcakla kalınız, canım Alanya’mın güzel insanları.”