Çocuklarda ateşin her zaman dikkate alınması gerektiğini söyleyen Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzm. Dr. Aslı Yalçınkaya “1 yaş altı bebekler her ne olursa olsun ateşlendiklerinde bir çocuk hekimi tarafından değerlendirilmelidir. Ateşe ishal-kusma eşlik ediyorsa sıvı kaybını arttırarak daha riskli hale gelebilir” dedi. Lara Anadolu Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzm. Dr. Aslı Yalçınkaya, çocuklarda yüksek ateş hakkında açıklamalarda bulundu. 1 yaş altı bebekler her ne olursa olsun ateşlendiklerinde bir çocuk hekimi tarafından değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Yalçınkaya, yaş gruplarına göre enfeksiyon etkenleri ve bunların sebep olabileceği problemlerin farklı olabileceğine dikkat çekti. Yalçınkaya, " Ateşe ishal-kusma eşlik ediyorsa sıvı kaybını arttırarak daha riskli hale gelebilir. Su çiçeği gibi bazı hastalıklar bebeklerde çocuk hastalara göre daha ağır seyredebilir. 6 ay-6 yaş arası çocuklarda ateşin febril konvülzyon denilen ateşli nöbete yol açma ihtimali varken daha büyük çocuklarda bu risk çok çok daha azdır. Bu gibi durumları ailelerin değerlendirmesi yeterli olmayacağı için ateşi olan çocuğu mutlaka bir çocuk hekimi değerlendirmelidir” dedi.
Ailelerin çocuk acil servislerine ve çocuk polikliniklerine en sık başvuru nedeni olan ateşin, vücut sıcaklığının normal değerlerin üzerinde olması olarak tanımlandığını hatırlatan Dr.Yalçınkaya, yenidoğan bebeklerdeki ateş, bazı kaynaklarda 37.8°C olarak tanımlanabilmekle birlikte son zamanlarda kabul gören genel görüşün, yenidoğan dahil tüm çocukluk döneminde 38°C (rektal) vücut ısısının ateş olarak kabul edilmesi yönünde olduğuna dikkat çekti. Uzm. Dr. Yalçınkaya, ateşin nedenlerini şu şekilde sıraladı: “Ateş; üst solunum yolu enfeksiyonu (nezle, grip, soğuk algınlığı, bademcik iltihaplanması, kulak enfeksiyonu), sindirim sistemi hastalıkları, idrar yolu enfeksiyonu, diş çıkarma, aşılama gibi daha basit nedenlere bağlı oluşabileceği gibi zatürre, abse, endokardit gibi kalp enfeksiyonları, romatizmal hastalıklar, periodik ateş sendromları(PFAPA) , Covid-19 enfeksiyonu, menenjit, sıcak çarpması, çocukluk çağı neoplazmları (lösemi,lenfoma, nöroblastom,Willm’s tümörü vb.) , Kawasaki, yenidoğan döneminde sepsis, yenidoğan döneminde beslenememeye veya sıvı kaybına bağlı oluşan dehidratasyon gibi çok daha ciddi durumlar da ateşin nedeni olabilir.”
Ateş yüksekliğinin derecesi ile hastalığın şiddeti arasında bir ilişki olmadığını belirten Dr. Yalçınkaya, “Çok basit enfeskiyonlar yüksek ateş ile seyredebileceği gibi şiddetli enfeksiyonlar hafif ateş yüksekliği ile seyredebilir. Bazı hastalıklar vardır ki gözden kaçırıldığı ve atlandığı taktirde ölüme ve sakatlıklara neden olmaktadırlar. Bu nedenle bir çocuk hekimi tarafından ivedilikle değerlendirilip tanı konulmalı ve tedavisine başlanmalıdır. Bunlardan bazıları: vücutta döküntü, genel durum bozukluğu ve yüksek ateş ile seyredebilen meningokok enfeksiyonu; 5 günden uzun süren ateş, gözlerde kızarıklık, dudaklarda-dilde kızarıklık, boyunda şişlik gibi belirtilerle ortaya çıkan Kawasaki sendromu ; yine düşmeyen nedensiz ateş,kilo kaybı, solukluk, karında şişlik gibi belirtilerle ortaya çıkabilen çocukluk çağı kanserleridir. Ateş her zaman ciddiye alınması gereken bir durumdur. Ateş yönetimindeki en önemli adım ateşin nedeninin belirlenmesidir” dedi.
Ateşin yükselmesiyle birlikte vücutta birtakım değişikliklerin olabildiğini belirten Dr. Yalçınkaya, “Ateş yükseldiğinde vücudun oksijen gereksinimi artar. Kalori ve sıvı gereksinimi artar. Fiziksel rahatsızlığa neden olur. Bilinç değişikliklerine (baygınlık, sayıklama) neden olabilir. Konvülzyonu( nöbet) tetikleyebilir. 42ºC’nin üzerinde nörolojik hasara neden olabilir ama nadir rastlanan bir durumdur” açıklamasında bulundu. Uzm. Dr. Aslı Yalçınkaya, Ateşi düşürmenin bir hastalığın varlığını perdelemeyeceğini, aynı zamanda ateş düşürücü ilaçların hastalığı da tedavi etmeyeceğini belirterek, ateş yükseldiğinde ebeveynlerin yapması gerekenlere de dikkat çeken Dr. Yalçınkaya, “Öncelikle ateşli çocuğun üzeri çıkartılmalı ve çok ince giysilerle kalması sağlanmalıdır. Parasetamol veya ibuprofen (1 yaş üstü kullanımı uygun) verilmelidir. Oda ısısının sıcak olmadığından emin olunmalıdır. İdeali 21-22 derecedir. Ateş derecesinin yüksek olduğu durumlarda periferik soğutma uygulayabilirler. Ayrıca ateş vücuttan sıvı kaybına neden olduğu için çocuklar sıvı alımına teşvik edilmelidir. Anne sütü alan bebekler bol bol emzirilmelidir” diye konuştu.
Periferik soğutmayla ilgili açıklamalarda da bulunan Dr. Yalçınkaya , “30ºC civarında ılık suya bez daldırılır. Çocuk oturtulur ve bu bezle vücut silinir. Islak bezler koltuk altına, bileklerine, dirsek iç yüzeylerine, dizlerin arkasına, kasıklara konulabilir. Ilık duş da aldırılabilir. Sirkeli su veya kolonyalı su ile vücudun soğutulmaya çalışılması doğru değildir.” Ateşli durumlarda yapılmaması gerekenleri de şu sözlerde açıkladı: “Ateşin düşürülmesi için aspirin kesinlikle kullanılmamalıdır. Kullanıldığında Reye sendromu gibi tehlikeli bir duruma neden olabilir. Ateşin yükselmesi esnasında vücutta titreme olduğunda bu üşüme zannedilip giydiği kıyafetler arttırılmamalı, üzeri kat kat örtülerle örtülmemelidir” dedi.
Çocukların çoğu ateşlendiklerinde veya ateşleneceklerinde belirli sinyaller verdiklerini kaydeden Dr. Aslı Yalçınkaya, “Örneğin ateşli çocuğun cilt rengi solar veya mermer görüntüsü dediğimiz mor ile karışık alacalı bir renk alabilir. Genellikle çok yüksek ateş derecelerinde vücut sıcak olup eller ve ayaklar çok soğuktur. Yanaklar kızarabilir. Huzursuzluk olabilir. Ateşli çocuk aşırı ağlayabilir veya ağlamayıp halsiz baygın uykuya meyilli bir görüntüsü olabilir. Emmek istemeyebilir. Solunum hızı değişebilir; hızlı veya çok yavaş soluk alıp verebilir. İnleyebilir” ifadelerini kullandı.
Kapağı kapalı olduğu sürece son kullanma tarihine kadar kullanılabileceğini belirten Dr. Aslı Yalçınkaya, Oda sıcaklığında +15 ile +25 derece arasında saklanmalıdır. Buzdolabına konulmamalıdır. Kapağı açıldıktan sonra yine oda sıcaklığında +15 ile +25 derece arasında saklanmalı ,buzdolabına konulmamalı ve açılmasının üzerinden 1 ay geçti ise atılmalıdır” dedi. Dr. Yalçınkaya, ateş ölçüm cihazlarıyla ilgili şu bilgileri paylaştı: “Civalı termometreleri kolay kırılabildikleri ve kırıldıklarında etrafa civa saçabilecekleri ve civada vücudumuza çok zararlı olduğu için artık tavsiye edilmemektedir. Elektronik dijital termometreler herkesin kolayca ulaşabileceği bir maliyettedir ve rektal, ağızdan ve koltuk altından hızlı ölçüm yapabilmektedirler. Kızılötesi kulak termometreleri saniyeler içinde ölçüm yapar. Hızlı ölçüm yapması hareketli çocuklar için büyük avantajdır. Kulak zarı ve çevresinden ölçüm yaptıkları için doğru ölçüm oranları çok yüksektir. Kızılötesi alın termometreleri saniyeler içinde ölçüm yapar. Temaslı veya temassız olabilirler. Alın dış vücut yüzeyi olduğu için her zaman doğru vücut sıcaklığını vermeyebilir. Sık kalibrasyon gerektirir. Hastanelerde ve sağlık merkezlerinde kalibrasyon sıklıkla yapılmaktadır. Evde bu kalibrasyon şansı olmadığı için ve dış vücut yüzeyinden ölçüm yaptığı için ölçümlerin doğruluk oranı kulak termometreleri kadar yüksek değildir.”
ASAYİŞ
16 Kasım 2024ASAYİŞ
16 Kasım 2024MANŞET
16 Kasım 2024ASAYİŞ
16 Kasım 2024EKONOMİ
16 Kasım 2024ASAYİŞ
16 Kasım 2024ASAYİŞ
16 Kasım 2024