Antalya’da yaşayan emekli havacı Albay Beytullah Buğdaycı, emekli olduktan sonra hayatını atına göre şekillendirdi. Kovboy şapkası takıp İngiliz cinsi 13 yaşındaki atı ile Konyaaltı sokaklarında gezen Buğdaycı’nın sahildeki dalgalar arasındaki görüntüleri ise ilgi çekti. Sahilde ve sokakta ilgi gösterilen Buğdaycı, çocukların ata binme isteklerini de geri çevirmedi.
Konyaaltı ilçesinde yaşayan emekli havacı albay 57 yaşındaki Beytullah Buğdaycı’nın at sevgisi süvari olan babasından dinlediği hikayeler nedeniyle küçük yaşta başladı. İçinde atlara karşı hep bir sevgi ve ilgi olan Buğdaycı’nın, görev yaptığı yerdeki atlı birlik ile yaşam şekli değişmeye başladı. Boş zamanlarında bu merkezde atlarla ilgilenen ve kendi çabalarıyla binmeyi öğrenen Buğdaycı, hobi olarak başladığı binicilik sporu emekli olmasıyla birlikte yaşam tarzına dönüştü. Sürekli binicilik merkezlerinde atlarla zaman geçiren Buğdaycı, bir arkadaşının tavsiyesi ile 5 yıl önce ismi ‘Sunny’ olan İngiliz atı aldı. Atıyla bir çocuk gibi ilgilenen ve onu en yakın dostu olarak gören Beytullah Buğdaycı, ‘arkadaşım’ dediği atının bakımlarını ve temizlik işlemlerini de kendisi yapıyor. Buğdaycı, dilediği her gün atıyla ister doğaya, ister kent trafiğine, isterse de dünyaca ünlü Konyaaltı Sahili’ne gidiyor. Kovboy şapkası da takan Buğdaycı, geçtiği her noktada vatandaşların, özellikle de çocukların ilgi odağı oluyor. Atının üzerinde sahile inen Buğdaycı’nın, dalgalar arasında bir ileri bir geri gitmesi renkli görüntüler oluşturdu. Buğdaycı, sahildeki vatandaşların ilgi dolu bakışları arasında, binmek isteyen çocukları da kırmayıp atına bindirdi.
Buğdaycı, uzun yıllar Hava Kuvvetlerinde görev yaptıktan sonra Diyarbakır’dan emekli olduğunu söyledi. Babasının süvari olduğunu ve onun anılarını dinleyerek çocukluğunun geçtiğini aktaran Buğdaycı, “Atla yakınlaşmam 2011 yılında oldu. Ondan önce teorik olarak atlara yakındım ama bulunduğum yerdeki atlı birim olması tanışmama vesile oldu. Tek başıma orada at binmeyi öğrendim. Ben at bindiğimi zannettim ama teknikten uzaktım. At ve binicilik eğitimi aldım. Kendimi geliştirdim” dedi.
Diyarbakır’da biniciliğe başladığını dile getiren Buğdaycı, emekli olduktan sonra kendini tamamen atlara adadığını, zamanının büyük bir bölümünü atlara ayırdığını söyledi. Binicilik anlamında çeşitli eğitimler aldığını ve eksikliklerini giderdiğini ifade eden Buğdaycı, “Atım benim dostumdur. Doğa gezileri yapıyoruz. Atlı okçuluk, engelli atlayış gibi faaliyetler yapıyoruz. Atımla birlikte olmaktan çok mutluyum” diye konuştu.
Türk milleti için atın önemli olduğunun altını çizen Buğdaycı, “Bize atalarımızdan yadigar kalan bu güzel canlıları, elimden geldiğince çevreme, olumlu şekilde yansıtabilmek istiyorum. İlk başlarda insanlar yadırgıyordu. Ama zamanla sık sık beni gördükçe bu durum azaldı. Atımı seviyorlar ilgi gösteriyorlar, bu da bana mutluluk veriyor. Halktan yana çok iyi tepkiler alıyorum ama bazı insanlar olayı çok farklı yerlere çekerek hoşnutsuzluklarını bazı yerlere şikayet ederek gösterebiliyor. Atla o kesimden geçmek yasak değil. Atım da evcil hayvan, yabani değil. Evcil hayvanlar nasıl gezip dolaşma özgürlüğüne sahipse atım da bu hakka sahip. Bunlar çok az ama olmasa daha iyi. Gelseler bizimle sohbet etseler daha güzel şeyler paylaşacağımıza inanıyorum” ifadelerini kullandı.
Buğdaycı, çocukların atı ile ilgilenmeleri, fotoğraf çektirmelerinden mutlu olduğunun altını çizdi. “At bizim değerimizdir” diyen Buğdaycı, “Yabancı ülkelerde ata çok ilgi gösteriliyor. Bu beni üzüyor. Dünyaya atı tanıtan atalarımız. Zamanla attan uzaklaştık. Binicilik merkezlerinde vakit geçirenler var ama istenilen seviyede değil. Bu canlı çok asil, duygusallar, güçlü ve zekiler. Sahibine bağlılardır. Ben dostluğu atımda gördüm. En iyi dostum arkadaşım atım” diye konuştu.
Şehirde at görmeye alışkın olmayan insanların önce yadırgadığını dile getiren Buğdaycı, “İnsanlar atlı insan görmeye alışkın değiller yadırgıyorlar. ‘Sayenizde Konyaaltı’nda atı görmüş olduk, çok teşekkür ederiz’ diyorlar. Bazı aileler atla fotoğraf çektirmek istiyorlar. Ben de destek veriyorum. ‘Bunun burada ne işi var’ diyenler oluyor. Bu dünya sadece insanların değil, bu dünya hepimizin tüm canlılarla birlikte. Bugünlere gelmemizde atın çok büyük faydası var. Şikayet edenler oluyor, uyarıyorlar. Ben de problemleri çözmeye çalışıyorum. Yasa olarak benim hiçbir engelim yok. İnsanlar bu canlıya alışkın olmaması nedeniyle tedirginlik duyuyorlar. İnsanlar cüssesine göre değerlendirmesin, korkmasın, köpekten daha evcil bir canlı, gördükleri yerde oturalım, konuşalım. Yasalardan üstün bir insan değilim. Yasalar çerçevesinde hareket eden biriyim. Atımı gelsinler sevsinler. Sahilde gezdim kimse rahatsız olmadı. Keşke her ortamda böyle güzelliklerle karşılaşabilsek” diye konuştu.
Ailelerin zaman zaman çocuklarını atı sevmemeleri için uyardığından yakınan Buğdaycı, “’Aman uzak durun’ diyorlar. Bu kadar korumacı olmayın. Tehlikeli bir şey olsa neden sevin diyeyim. Çocuklar her zaman atla karşılaşamayabilir. Görmüşler beni atla tanışsınlar. Rahatsız edici bir canlı olmadığını görsünler” dedi.
Doğada dolaşmanın hep atına hem kendisine büyük bir haz verdiğinin altını çizen Buğdaycı, “Doğanın sakin ve huzur verici ortamı içinde var olmanın ayrıcalığı çok keyif verici ve şehrin fiziksel ve ruhen rahatsızlık veren özelliklerinden uzak oluşu beni kendisine bağımlı hale getirdi. Ama doğanın içinde insanlardan kaynaklanan çer, çöp, moloz ile birlikte çeşitli şekilde yok edilmesine yönelik girişimleri görmek beni fazlası ile üzüyor. Bu güzelim doğa hepimizin ve ona hak ettiği değeri vermek bizlerin en önemli görevlerinden biri olduğu inancıyla doğayı koruyup kollayan ve saygı duyanlara minnet duygularımı iletmek isterim” ifadelerine yer verdi.
Buğdaycı, atıyla doğada olmaya devam etmenin kendisi için en büyük mutluluk olduğunu sözlerine ekledi.
ASAYİŞ
24 Kasım 2024ASAYİŞ
24 Kasım 2024MANŞET
24 Kasım 2024ASAYİŞ
24 Kasım 2024EKONOMİ
24 Kasım 2024ASAYİŞ
24 Kasım 2024ASAYİŞ
24 Kasım 2024