Evet sevgili Büyük Alanya okuyucuları başlığı doğru okuyorsunuz. Fakat ‘Acaba şair bu kısımda ne söylemek istiyor?’ diye düşünüyor insan.
Malum ülkece zor bir dönemden geçiyoruz. Herkesi evlerine kapatan, tedirgin eden, neredeyse yüz yüze bakamaz hale geldiğimiz bir salgınla uğraşıyoruz. Bu sürecin en başından beri birçok tedbir alınıyor, kurallar koyuluyor, hatta sokağa çıkma yasakları ilan ediliyor. Alanya son haftaya kadar gerçekten güzel bir gidişat sergiledi. Ancak ne zamanki ağızlarda bir ‘normalleşme’ lafı dolaşmaya başladı işte o zaman sokaklarda turistlerin yokluğunu aratmayacak bir kalabalık baş gösterdi. Ne yazık ki sınavın son aşamasında henüz yeterli başarıyı gösteremediğimizi düşünüyorum.
Amma velakin benim sizlere anlatmak istediğim, gördüğümde gerçekten şaşkınlığımı gizleyemediğim bir konu var. Ulaşım. Korona virüs salgını başladığı anda ilk dezenfekte edilen yerlerden biri de toplu ulaşım araçlarıydı. Fakat ben her zaman toplu ulaşım aracı kullanan bir basın mensubu olarak salgın öncesi ve sonrasında otobüslerde hiçbir değişiklik göremedim açıkçası. Şoförlerin ‘maske’ önlemi dışında tabi.
Şimdi biraz hatırlayalım, nasıl başladı ulaşımda korona virüs önlemleri? Cumhuriyet Halk Partisi Alanya İlçe Başkanlığı bir açıklama yaptı ve Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı toplu ulaşım araçlarının hijyeninin sağlanması için ilgili oda ve kooperatiflerle iletişime geçilerek araçların belirli aralıklarla dezenfekte edileceğini duyurdu. Ve söylediğini yaptı da. Ancak aksaklık şurada başlıyor; salgın öncesinde de zaten hiçbir hijyenin olmadığı, vatandaşların sürekli dert yandığı –ki dönem dönem sokak röportajlarında da gündeme getirdik- otobüslere sadece ‘korona’ ölsün diye dezenfektan sıkıldı, belki bazı noktalar silindi. Peki kaç kere yapıldı bu? Ben bu süreçte belirli aralıklarla halk otobüsü kullandım. Ve her seferinde bindiğim otobüslerde en amiyane tabirle ‘bir parmak toz’ gördüm. Böyle mi korunacağız mel’un koronadan biz.
Hadi hijyen konusunu bir kenara bırakalım – ki bırakılacak bir konu değil ama tek konu da değil- peki İçişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan genelgelerde yer alan sosyal mesafe kuralları nerede? ‘Otobüse maskesiz müşteri alınmayacak!’ kararlarının uygulanması nerede? Şimdi toplu ulaşımın sorumluluğunu taşıyan kurumlar ve yetkililer bunları sadece ‘yazmak için yazdığımı’ iddia eder diye kanıtlarımla konuşayım ben.
Bu gördüğünüz fotoğraflar 7 Mayıs Perşembe günü çekildi. Otobüsler yarı kapasite çalışacaktı ya hani, çalışıyorlar ama saatte bir otobüs düzeniyle full kapasite. Kazancı düşen ve mağdur olan otobüs şoförleri zararı da en aza indirme çabasında haliyle. Fakat toplum sağlığının korunmasını da sıfıra düşürüyorlar. Hem sefer sayısını düşürüp hem az yolcu almak mantıklı mı? Salgın öncesinde bile duraklar tıklım tıklım dolarken şimdi saatte bir geçen otobüslere yığılma olmaması mümkün mü? Bunu çözmenin yolu hem kapasiteyi hem sefer sayısını azaltmak mıydı yoksa kapasiteyi düşürürken sefer sayısını arttırmak mıydı? Otobüsçüler istiyor ki hem karnım doysun hem pastam dursun. Biraz günümüze göre modernize edersek hem otobüsüm durmasın hem cebim boşalmasın. Vatandaşın sağlığını hiçe sayarak “önce para” denmeye devam edilirse korona az gelir bize.
ASAYİŞ
17 Kasım 2024ASAYİŞ
17 Kasım 2024MANŞET
17 Kasım 2024ASAYİŞ
17 Kasım 2024EKONOMİ
17 Kasım 2024ASAYİŞ
17 Kasım 2024ASAYİŞ
17 Kasım 2024