Bir dönem Türk sinemasının önemli yıldızlarından olan ve bir süre Alanya’da yaşayan Meral Konrad, bundan 8-9 yıl önce Alanya Gazeteciler Cemiyeti’ni (AGC) ziyareti sırasında Alanya’ya övgüler yağdırmıştı.
Konrad, “Sessiz, sakin ve huzur dolu bir şehir” dediği Alanya’nın, Türkiye’nin önemli tatil beldelerinden olan Bodrum’a on basacağını ifade ederek, “Bodrum’un cılkı çıkmış durumda. Denize girmek için şehir dışına çıkmanız gerekir. Eski güzellikleri kalmadı. Bodrum, Alanya’nın onda biri bile olamaz. Ancak Alanya’nın güzelliklerinin iyi tanıtılmaması çok üzücü” demişti.
Bugün İstanbul’daki sanat ve sosyete camiasına gidip sorun, 10 kişiden 8’i buna benzer şeyler söyler ama Bodrum’dan da asla vazgeçmez.
Peki, bu gerçeğe rağmen Bodrum neden bu kadar revaçtadır, bu kadar gözdedir de Alanya her dini bayram tatilinde çayırda çimende yatan yerli turist görüntülerine revadır?
(Gerçi bu sene korona melaneti nedeniyle çayırda çimende yatan yerli turiste bile hasret kalacağız)
Bakın, bununla ilgili kendi bildiklerimi “basın” penceresinden anlatayım.
***
Bundan yıllar önce, Türkiye’nin en önemli haber ajanslarının birinde görevli muhabir bir arkadaştan dinlemiştim.
Çalıştığı haber ajansı onu yaz aylarında Bodrum’da görevlendiriyordu.
Tek işi, tıpkı diğer pek çok ulusal gazete ve televizyon muhabiri gibi, Bodrum’a gelen Türkiye’nin en ünlü sanatçılarını, sporcularını ve işadamlarını görüntüleyip haber yapmaktı.
***
Bir gün ona dedim ki: “Birader, üç dört ay ailenizden ayrı kalıyorsunuz. Üstüne üstlük bir de o yazın sıcağında plajlarda ünlü sanatçı, manken, futbolcu kovalıyorsunuz. Zor olmuyor mu?”
Bıyık altından gülüverdi.
“Ne zoru birader! Bütün kış, yazın gelmesini, yaz gelince de bizi Bodrum’a göndermelerini dört gözle bekliyoruz. Hatta ‘Bu sene ben gideceğim’ diye aramızda kavga bile çıkıyor” diye yanıt verdi.
***
Sonra da ilginç bilgiler aktardı.
İstanbul’dan Bodrum’a gidiş geliş masraflarını, yaz boyu (dilerse ailesiyle birlikte) kalacağı turistik tesis ücretinin tamamını, Bodrum’daki şehri yönetenlerin sırf bu iş için kurduğu bir dernek karşılıyormuş.
Bizim Alanya Turistik İşletmeciler Derneği benzeri bir dernek.
“Bodrum’a uçakla gidiyoruz, önceden ayarlı ve para ödemeyeceğimiz lüks otelimize yerleşiyoruz. Öyle sizin bildiğiniz gibi bütün gün güneşin altında ünlü de kovalamıyoruz” dedi.
Şöyle devam etti…
“Bodrum’da ünlülerin gittiği bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda klas plaj var. Bu pahalı plajların sahipleri de, bizim masrafları karşılayan derneğin üyeleri. Hangi plaja hangi ünlü gittiyse, cep telefonumuza bu dernek kanalıyla anında mesaj gelir. Biz otelde kahvaltımızı yaparız, havuzumuza gireriz. Diğer ajans, gazete ve TV muhabiri arkadaşlarla belli bir saatte buluşup, akaryakıt masrafları bu dernek tarafından karşılanan otomobil veya minibüsle plajın yakınında bizim için ayarlanmış bir tepeden, plajdaki ünlünün de bilgisi dahilinde görüntülerimizi alırız, otelimize dönüp havuz başında kokteyllerimizi yudumlarken de çalıştığımız kurumlara servis ederiz.”
***
İşte Bodrum’un yıllardır Türk televizyonlarında, magazin dergi veya eklerinde bu kadar çok görünmesinin sırrı budur sayın seyirciler.
“Bodrum yaz aylarında neden bu kadar revaçta? Hangi TV’nin magazin programını açsak, hangi gazetenin magazin ekini okusak hep Bodrum, hep Bodrum” diye sızlananlara önemle duyurulur.
Kulakları çınlasın, eski bir mülki amirimiz “Alanya, Türkiye’nin Mayami’sidir” deyip bizi fena gaza getirir, biz de “hakikaten öyleyiz” deyip sezon sonu da “E hani Mayami’ydik, elde yok, avuçta yok” deyip birbirimizin suratına aval aval bakardık.
Gerçek Mayami olmak için Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok.
Misal!
Al, yukarıda yazdığım Bodrum’daki sistemi, kur Alanya’ya, bak o zaman iç pazardaki patlamaya.
Her sene “Avrupa’dan turist gelecek mi?” diye uçak yolu gözlemeyi de bırakırsın, olur biter.
Bugün ALTİD Başkanı Burhan Sili açıkladı.
“Haziran’da iç turizm, Temmuz’da dış turizmi başlatırız” dedi.
Haziran’a şunun şurasında bir şey kalmadı.
Özellikle maddi durumu iyi Türk tatilcileri Alanya’ya çekmek için reklama ne zaman başlayacağız.
“Hele Bodrum, Alaçatı, Kemer, Kaş dolsun, gerisi Allah kerim” mi diyeceğiz?
Bu sene ekmek aslanın ağzında değil, midesinin en ücra köşesinde.
Geç olmadan, iç pazar yönelik reklamlara başlasak, fena olmaz mı?
***
KISSADAN HİSSE:
Bu yazı; bütün umudunu yurtdışına bağlayan, yerli turiste evin üvey oğlu muamelesi çeken, şehre bir iki kıytırık yabancı derginin/gazetenin/TV’nin muhabiri gelse Uğur Dündar konforu yaşatan, tanıtımı yurtdışındaki fuarlarda bilmem kaç bin dolara güç bela kiralanan stantlarda broşür dağıtma olduğunu sanan, kendi ülkesinin ve kendi şehrinin gazeteci çocuklarına “yaramaz” ve “tuhaf çocuk” gözüyle bakanlara ithaf edilmiştir.
ASAYİŞ
17 Kasım 2024ASAYİŞ
17 Kasım 2024MANŞET
17 Kasım 2024ASAYİŞ
17 Kasım 2024EKONOMİ
17 Kasım 2024ASAYİŞ
17 Kasım 2024ASAYİŞ
17 Kasım 2024